Toplaşın Gençler…

Yine anlatacağım bir şeyler...

İşte bu, bizim hikayemiz…

Yaratılan hayali kahramanlar, bir yanılsama olan düşmanlar ve gerçekten uzak zannedilen ama aslında yanıbaşımızdaki zafer, siyasetin yeni formülü olabilir mi?

Günümüz siyaseti, modern dünyanın Don Kişot’u için adete yeni bir sahne gibi... Rejiler, sesler, yüzler ve kostümler değişti, lakin hikâye hep aynı!

Serüvenine başlayan Don Kişot belki de köyünden hiç ayrılmamalıydı. Ama ok yaydan çıktı; o, yola koyuldu bir kere. Aslında ne kendisi o yollara ve çatışmalara aitti, ne de düşmanları gerçek birer canavar veya askerdi. Tıpkı Ankara’nın şimdiki ‘Sosyal Belediyeci’ ‘sözde’ Abileri gibi…

Çıktığı serüvenler yalnızca kendisine zarar verdi belki. Her seferinde yaralanan yine kendisi oldu çünkü. Yine de yılmadı. Ez cümle kafasına koydu bir kere…

En çok aşina olunan serüvenidir Don Kişot’un YEL DEĞİRMENLERİNE KARŞI giriştiği mücadele. Değirmenler onun için birer canavardı ve bu canavarlara karşı mücadeleyi mutlak bir zaferle sonuçlandırmalıydı Don Kişot. Çünkü bu yel değirmenleri, asla devasa canavarlar değildi!

Bu hikâyede başrol Don Kişot, henüz olması gereken yerde değildi. Zaten o yalan dünyaya hiç ait olmadı ve hiçbir zaman olmayacaktı. Aldığı yaralar da bunun en büyük kanıtıydı. Ama o, kendisinden emindi.

Günümüz siyaset arenasından bir kesit gibi adeta, Don Kişot’un başından geçenler. Her gün şahit oluyoruz asla hak etmediği yerlerde olan sahte kahramanlara.

Neyi temsil ettikleri, niye temsil ettikleri veya ne için mücadelelerini sürdürdükleri bile muallak olan isimler ile dolu günümüzün siyasi arenası.

CHP’nin dört elle sarıldığı adayı Mansur Yavaş gerçek bir temsilci mi CHP kültürü için? Ne zaman bir Halk Partili gibi olmuş mesela? Bu mücadeleye mi ait M. Yavaş? Neyi temsil ettiğini ve niye temsil ettiğinin farkında mı? En önemlisi partisinden neden utanır mesela?

Peki madalyonun öbür tarafında hikâye bundan farklı mı? Asla değil. AKP’nin sahte merasimler ile oluşturduğu hayali kahraman Turgut Altınok ve ahlâk bekçiliğine soyunan A Takımı ise, yine kendi elleri ile oluşturdukları bu sözde rakiplere karşı bu mücadele içinde ne vaad ediyor?

Aslında hepsi aynı bunların!

Ancak; bu hayali kahramanlar ve sözde rakipler ile girilen mücadelenin sonucu kıymetli ve elzem olabilir mi?

Türk siyaseti için artık yapılması gereken, karakterleri ait oldukları yerlere göndermektir çünkü Don Kişotlar fazlasıyla yoruldu ve yıprandı. Unutulmamalıdır ki; gerçek ve kıymetli zaferler için HAKİKİ KAHRAMANLARA ihtiyaç vardır.

Bizler Ankara için; meşhur ‘YEL DEĞİRMENLERİNE KARŞI’ mücadele veren o hakiki kahramanlar olmak istiyoruz. Bir nevi modern Don Kişotlar…

Ama önemli bir farkla!

Bu sefer Don Kişot, hayallerine doğru sadece yaveri ile koşmayacak. Liyakat sahibi, hayata şimdiki yöneticilerden farklı gözle bakan, özde Atatürk Milliyetçisi güzel insanlar topluluğu; ona, hayallerine ulaşma yolunda yardım edecek ve hep birlikte Ankara’nın gri, kasvetli, bürokratik çehresini değiştirecek.

Evet…

Nihayetinde Ankara’ya deniz getiremeyecekler belki!

Ama siz Ankaralı kardeşlere, deniz gibi bir özgürlük sunacaklar.

Bundan adınız gibi emin olunuz!

Sevgili Dostlar.

Sevgili Atatürk Milliyetçileri…

Ruhunuzla bize cesaret verin.

Zira coşkunuza ve yüreğinize ihtiyacımız var.